Sosyal Medya

Makale

YENÄ°KAPIÂ’DAN MEYDAN OKUMALARI

Pazar günü Yenikapı Meydanı’nda Demokrasi ve Åžehitler Mitingi’nde herkes gibi ben de yepyeni bir Türkiye sosyolojisi okudum.

Mahşeri bir kalabalık vardı ve bu kalabalık daha önce bu meydanı defalarca dolduran kalabalığa benzemiyordu. Öfkeden ziyade kararlılık, heyecandan çok bilinçle yola koyulmuşluk vardı.

İlk dikkat çeken şey, beş milyona yakın bu insan selinin kahir ekseriyetinin orta gelir ya da alt gelir düzeyinde oluşlarıydı.

Memlekete mideleriyle değil, gönülleriyle bağlıydılar.

Her yaştan insan saatler öncesi kavurucu sıcağa aldırış etmeden miting meydanındaki yerini almıştı.

Seksenlik ihtiyarlardan, 18’lik gençlere, çocuklara kadar herkes oradaydı ve yüzlerinde tarifsiz bir sevinç, gözlerinde gelecek güzel günlere dair derin bir ümit vardı.

Belli ki daha önce hiç mitinge katılmamış bir vatandaş coşku anlarına nasıl yanıt verip bağıracağını kestiremediğinden sadece anlamsız sesler çıkarıyordu.

Hemen yan tarafımdaydı, kulak misafiri oldum, yanındakine “maksat sesimiz çıksın” diyordu. Bu da bir meydan okuma biçimiydi.

Uçsuz bucaksız böylesine bir kalabalığı kolluk gücü ve organize maharetiyle kontrol etmek neresinden baksak imkânsız.

Çok büyük ihanetler yaşamış, acılara şahit olmuş bir halkın vakur duruşu mutlaka tarihe geçecektir.

Gezi olaylarını hatırlayalım; iÅŸyerleri tahrip edilmiÅŸ, kaldırım taÅŸlarına kadar sökülmüş, en yakası açımlamamış küfürler slogan diye duvarlara yazılmıştı. En önemlisi, kan dökülmüş, canlar yanmıştı. 15 Temmuz’dan bu yana sokaklarda ve meydanlarda sabahlayan halkın en ufak bir taÅŸkınlığına ÅŸahit olan var mı

Yoktur ve olamaz da. Çünkü bu meydanlarda halk adına konuşup nutuk atanlar değil, gerçek anlamda halkın kendisi yer alıp nöbet tutuyor. Tıpkı İstiklal Savaşı, tıpkı Milli Mücadele günleri gibi. Yenikapı Demokrasi ve Şehitler Mitingi olması gerekene işaret eden bir mitingdi. Millet olarak bütün farklılıklarımıza rağmen sahip çıkacak değerlerimiz olduğunu hatırlamaya vesile olmuştur. Söz konusu olan haysiyetimiz, dinimiz ve vatanımız ise diğer noktalar teferruat olabilir ancak. Bunu yaşayarak gördü bu millet.

Sayın CumhurbaÅŸkanı ve BaÅŸbakanımızın yaptığı konuÅŸmaların bu anlamda oldukça yapıcı ve onarıcı olduÄŸunu söylemeliyim. Milliyetçi Hareket Partisi Genel BaÅŸkanı Devlet Bahçeli’nin konuÅŸması duygu ve düşünce yoÄŸunluÄŸu bakımından entelektüel düzeyi en iyi konuÅŸmaydı.

KılıçdaroÄŸlu’nun konuÅŸmasında coÅŸku eksikliÄŸi ilk dikkat çeken ÅŸeydi. Meydanda gözlerinin içine bakabileceÄŸi ya da sesine yankı olabilecek CHP’li bir kalabalık göremediÄŸi için olsa gerek biraz çekingen ve tutuktu. 12 maddelik manifesto ise hiç böyle bir miting havasına uygun bir metin deÄŸildi. Zaten kalabalık da doÄŸru düzgün dinlemedi. Mitingde muhalefet yapmak, hele böyle bir tarihi buluÅŸmada didaktik tonda konuÅŸmak bir siyasi için halkın nabzını yoklayabilme yetersizliÄŸi sayılabilir ancak. Hitabette muhatabın psikolojisi ve seviyesine göre konuÅŸmak gerektiÄŸini en iyi siyasilerin bilmesi icap eder.  Genelkurmay BaÅŸkanı’nın böyle mahÅŸeri sivil bir kalabalığa konuÅŸması tarihin kayıtlarına geçebilecek türde yeni bir ÅŸeydir. Kalabalığın kendisine teveccüh göstermesi karşısında duyduÄŸu memnuniyet konuÅŸmasının belki de hafızada kalan en önemli tarafıydı. Anlaşılan o ki 15 Temmuz gecesi halk askeri hizaya sokmuÅŸtur.  Meclis BaÅŸkanı Ä°smail Kahraman bol ÅŸiirli ve usturuplu konuÅŸmasıyla bütünlüğü muhafaza etti. Bir meclis baÅŸkanı olduÄŸunu aklından çıkarmadan yaptı konuÅŸmasını. Sesini gereksizce yükseltmedi. O da BaÅŸbakan Binali Yıldırım gibi ÅŸiirin tesir gücünden yararlandı bol bol.Yenikapı Meydanı’nda yapılan konuÅŸmalarda konuÅŸmacıların ortak tarafı, düşünce ve duygularını ÅŸiirle kuvvetlendirmeye gayret göstermeleriydi. Mehmet Akif’ten Arif Nihat Asya’ya, Nazım Hikmet’ten Necip Fazıl’a, Ahmet Muhip Dıranas’tan Ahmet Arif’e kadar birçok ÅŸairin ÅŸiirlerinden dizeler okundu. Bir ara protokolde oturan sanatçılara takıldı gözüm. Yine her zamanki gibi şıktılar(!) Ama görünen o ki böyle destansı bir mitingi ayakta halkın arasında izleyip iÅŸtirak edemeyecek kadar da dermansız ve halktan kopuktular. Devletlulara yakın durabilmek için halkla aralarına sütre koymuÅŸ gibiydiler.

Åžairler mi Benim gördüğüm ÅŸairler hep halkın arasındaydı. Nasıl geldilerse öyle gittiler. Halk otobüsüyle. Çünkü onlar gerçek tanıklarıydı olup bitenin. Åžahadete ÅŸahit olmuÅŸlardı. Åžehitleri ve gazileri vardı. 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.